12 Ocak 2012 Perşembe

Hoş geldim sefa geldim :)

Daha çocukken bile benim için en güzel zaman annemin yanında mutfakta geçirdiğim zamandı. Bıkıp usanmadan annemin yemek yapışını seyreder ve ben de bir şeyler yapmaya heveslenirdim. Bir defasında evde herkes uyurken kurabiye yapmaya çalışıp tüm evi un, yağ , şekere bulamış ve annem tarafından sokakta oynamaya sepetlenmiştim.  Annemin çıldırıp beni ayak altından uzaklaştırma çabaları bile mutfaktan soğutamadı beni :)
Belki de abimin, sırf beni üzmemek için yaptığım o berbat kurabiyeleri büyük bir iştahla yemesi daha da çok kendime güvenmemi sağladı :)

En büyük hayalim Saint Joseph’ten mezun olduktan sonra Le Cordon Bleu’ye devam edip aşçı olmaktı. O zaman cesaret edip düşemedim hayalimin peşine, ne de olsa beni beyaz önlük içinde görmeyi hayal eden babama işletme okuyacağımı söylemek bile üzücü olmuştu benim için. Üniversiteyi bitirip uluslararası şirketlerde 7 yıl boyunca ürün müdürlüğü yaptım ama hayalim hep kalbimin bir köşesindeydi. Kurumsal hayattan çok bunaldığım bir dönemde okuduğum bir kitapta “kısa meditasyonlar yapın, kendinizi sizi en mutlu eden görüntünün içinde hayal edin” önerisini okuduktan sonra beni en çok mutlu eden görüntüyü buldum; kocaman bir kesme tahtasının başında mantar ile sarı ve kırmızı biber doğruyordum. Hayalimi daha fazla ertelemeyecektim, aşçılık okuluna gitmeye karar verdim ve Mutfak Sanatları Akademisi’nde profesyonel aşçılık programını tamamladım. Ardından Ataköy Sheraton’da stajımı yaptım ve girdiğim sınavlar sonucunda hem Milli Eğitim Bakanlığı Aşçılık diplomasını hem de tüm dünyada geçerli olan City & Guilds diplomasını aldım. Ardından kendi internet sitemi, www.misafirgeliyor.com 'u açtım, hem sitem üzerinden yemek satıyorum hem de eğitmen şeflik yapıyorum. 

Şimdi de yeni tarifleri, denediğim reçeteleri burada paylaşıyorum.

Tenceremiz bereketli, lezzetimiz bol olsun :)


Haaa bu arada, üzgünüm baba, hayalini eksik kurmuşsun, beyaz önlüğün yanında stetoskopu da hayal etmeliydin :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder